OKTAY ATASOY KÜLLERİNDEN DOĞDU!

OKTAY ATASOY KÜLLERİNDEN DOĞDU!

Yıllarca gerçekleştirdiği büyük çaplı organizasyonlar, moda haftaları ve güzellik yarışmalarıyla adında
Ana Sayfa Kültür & Sanat 17 Kasım 2020 5329 Görüntüleme

​Kapiland küllerinden doğuyor…

Miyase Sertbarut’un yüzbinleri etkisi altına alan ”Kapiland” serisinin dördüncü halkası Kapiland’ın Külleri, insan eliyle mahvedilen bir dünyada, küllerinden doğup filizlenmeye çalışan yeni bir uygarlığın izini sürüyor.

Kurguyla gerçeğin kesiştiği distopik bir evrende geçen bu sürükleyici roman, devrimler, kümeleşmiş toplulukların yönetimi, küresel tarım politikalarındaki değişim ve yapay zekâ gibi güncel konulara temas ediyor; maddenin dördüncü hâlinin ”bilinç” olduğunu anımsatıyor.

Her bir cildi bağımsız olarak da okunabilen ”Kapiland” kitapları, ezber bozan kurgusunun satır aralarında insanın doğa ile ilişkisini eleştirel bir bakışla sorguluyor, gençleri gezegenimize sahip çıkmaya ve haksızlıklara karşı tek yürek olmaya çağırıyor.

Miyase Sertbarut Kapiland’ın Külleri‘nde, dünyadaki her şeyin kendi hizmetinde olduğu varsayımıyla yanlış bir yola sapan günümüz insanın karşılaşacağı hazin sona, kanıksanmış toplumsal gerçeklikler üzerinden şerh koyuyor.

Canlıların eşit haklara sahip olduğunu hatta cansız varlıkların dahi aynı biçimde hayat hakları olabileceğini dile getiren roman, insanlığın geldiği tükenmişlik çağında yeni bir uygarlık için aynı yollardan gidilmemesine ve benzer hatalara düşülmemesine ilişkin düşündürüyor.

Kitap hakkında:
Yıl 2050… Nükleer kıyamet sonrasında dünya, küllerinden doğup yeniden hayat buluyor. Varlığını devam ettirebilen bir avuç insan toprağı işleyerek canlılık yaratma gayretinde olsa da, ”çekirgeden insana, buğdaydan balinaya her türlü organizmayı var edebilen” biyoteknolojik bir sistem, insanın gezegeni tekrardan tahrip edebileceği gerçeğini savunuyor. Tam da bu kaygı verici öngörü yüzünden, insan türü yok olma tehdidi ile karşı karşıya kalıyor. Dostlukları yıllar boyunca pek çok zorlukla sınanan Mehtap ve Marjinal’in yolları da ilk kez bu konuda ayrışıyor. Çiftçileri ve Magmacıları fikrî çatışmaya sürükleyen bu düzenden, iki yapay zekâ temsilcisi Loob ve Ribyonak da nasibini alıyor. Basit yaşamsal haklar ve var olma çabası içindeki kümeleşmiş toplumların yeni bir uygarlık kurma ümidiyle attıkları temeller derinden sarsılıyor. Peki ama, filizlenmekte olan bu yeni dünya düzeni, eskisinden ne gibi izler ve farklılıklar taşıyacak?

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Yorumlar

Magazin Haberleri