Nur!
O Nur Ertürk’ten daha öte birisim…
90’lı yıllara adını altın harflerle yazdırmış bir sanatçı.
Türk halk müziğinde devrim yaratmış, ilklerin öncüsü olmuş!
Şöhret’in zirvesindeyken, Bülent Ersoy’a bile kulağını tıkayıp aşkının peşinden gitmiş, “şimdi olsa yine aynı kararı verirdim.” diyecek kadar yaptıklarının arkasında bir “anne” Nur Ertürk!
Kadın kuşakları programları içerisinde ilklere imza atan, Türkiye’de ilk Cuma sohbetlerini başlatıp, günümüzün popüler olmuş birçok ismini programında konuk etmiş ve 9 yıl boyunca kaliteden ödün vermeden “Nur Ertürk ile her sabah” programını sunmuştur.
Türk halk müziğine yeni eserler kazandırmaya devam eden sanatçı: yorum farklı diyeceğimiz, özel aranjeler ile Türkü severlerin kalbine taht kurmuş çalışmaları müzik severlere sunmaya devam ediyor.
Son röportajımızın üzerinden 7 yıl geçmiş! Dile kolay 7 yıl… Dünya için kısa ama insan ömrü için uzun olan bu sürede hayatında neler değişti?
Sevgili Murat, şimdi sen bunu hatırlattın ya bana. Vallahi ömürden yedi yıl gitmiş. Neler yapmadım ki o yedi yıl içerisinde. Bir kere bir inziva hayatım oldu. Bunun dışında kendi iş hayatımız da var biliyorsun. Onunla çok ilgilendik. Ve araya pandemi girdi. Tüm dünyayı kasıp kavuran bir felaket! Kısacası demoralize oldum, son 2-3 yıl içerisinde herkes gibi.
90’lı yıllarda başlayan sanat kariyerinde istikrarlı ve azim bir Nur Ertürk görüyorum! 10 yıl’da 7 albüm… Türk halk müziği alanında tartışmasız 90’lı yılların kraliçesi olmalısın!
10 yılda 12 albüm. 7 değil, 12 albüm! Ve ben albümlerimle, işimle ilgili hep ekranlarda oldum. Magazinsel bir figür değilim yani. İşimle alakalı eğer bana soru soran olursa ya da röportaj teklifi gelirse kabul ediyordum. O yüzden, çok magazinin figürü olmayınca, her zaman her yerde görülme imkanız yok, maalesef… böyle bir gerçek var. Hem ülkemizde hem dünyada. Yani dünyada biraz daha az ama bizim ülkemizde öyle.
Sansasyonel ya da başka türlü magazinsel figür olmak isterseniz, size kapılarını sonuna kadar açıyorlar. Ama düzgün işinizi yapıyorsanız, işinizle var olmak istiyorsanız: ancak arkadaş hatırına sizi haber yapıyorlar ya da davet ediyorlar. Popülerlik anlamında, eğer şarkınız da hit olmuşsa o zaman gene magazinsel figür olma şansınız bir tık artıyor. Ama onun dışında maalesef ortalarda görünemiyorsunuz. Yani o alanda, o platformlarda olamıyorsunuz. Olamayınca da sizi yok sayıyorlar, yani işi bırakmış ya da köşesine çekilmiş gibi davranıyorlar.
Peki, “Ben Sana Yandım” albümünden sonra ne oldu? Resmen sırra kadem bastın! Tamam, 8 yıl boyunca “Nur Ertürk’le Her Sabah” programıyla ekranlarda oldun, hatta “Cuma Sohbetlerinin” öncüsü de oldun ama müzik alanında yıllarca seni göremedik.
“Nur Ertük ile her sabah” gerçekten televizyon camiasında ve sabah kadın kuşak programları içerisinde bir sürü ilkleri başlatan bir program. Bunun için de ayrıca mutluyum. Evet, cuma Sohbetleri’ni de Türkiye’de ben başlattım. Ve birçok ünlüyü çıkardım… Sonra da sıra kadem basmadım aslında. Televizyona ara verdim, anlaşamadık! Bir şeyler oldu ve biraz dinlenmek istedim. Çünkü, hafta içi her sabah aynı saatte program yapmak, canlı yayın yapmak, özellikle çok zor ve meşakkatli bir iş. Gerçi çok severek ve sevilerek yaptım. Dokuz yıl boyunca, Nur Ertük ile her sabahı sundum.
Gerçekten dediğim gibi bir sürü ilklerin programıdır. Nur Ertük ile her sabah… Cuma sohbetlerinde onlardan bir tanesi. Ondan sonra bir müddet dinlenmek istedim. O ara herhalde biraz uzun oldu. Dolayısıyla, sıra kadem basmışım izlenimi yarattı. E biraz kendi hatalarım da var tabii. Hani tavşan daha küsmüş, dağın haberi yok. Tipik bir yengeç burcuyum ben. Böyle bazı şeylere kırılırım alınırım. Hemen kendi içime ve kabuğuma çekilirim.
“Canlı Yayın Yapmak, Ateş Hattında Yürümektir.”
Soruları hazırlamadan önce biraz arşivi kurcaladım ve şunu fark ettim: Yıllarca sabah programı sunacaksın ve “insanın bir tane bile gafı olmaz mı, reytingler için gündem yaratmaz mı” hiçbir şey yok! 8 yıl boyunca program sunacaksın, kaliteden ödün vermeyeceksin. Başarının sırrı nedir?
Canlı yayın yapmak, ateş hattında yürümeye benziyor. Çünkü her an ağzınızdan çıkacak bir söz sizin mahvolmanıza sebep olabilir. Bir gaf ve bunun örnekleri var, biliyorsun. İşte bunun sebebi ne biliyor musun? “Allah’a inanmak” tabii, önce “Allah’ın izniyle”. Kendinden emin olmak, kendin olmak. Ben ekrana çıkıyorum diye, hiçbir zaman farklı bir karaktere bürünmedim. Hiçbir zaman kendi karakterimden taviz vermedim. Kendi inandığım değerlerden taviz vermedim.
Ve hep dersimi çalışarak çıktım. Gelen konuğumu, arayacağım konuğu, konuyu önceden analiz ettim. Çalıştım dersime yani. Ve üreten bir beyine sahibim, Allah’a çok şükür. Kimseyi taklit etmediğim için, kendim olduğum için, samimi bir insan olduğum için… Başarımın sebebi olarak, bunu görüyorum ve bunu hemen sana sıralayabilirim. Allah’ın izniyle, yüzümüzün akıyla, 9 yıl boyunca yaptım.
Hayırlı olsun, yeni türkün “Oynama Yorulursun” ile dinleyiciye sürpriz yaptın. Şarkı, klip ve fotoğraf çekimleri harika olmuş… emeği geçen herkesi tebrik ederim. “Oynama Yorulursun” türküsünün çıkış hikayesi nedir? Kimler teşekkürü hak etti?
Ay canım, “oynamaya yorulursun” şarkımı beğenmen beni çok mutlu etti. Gerçekten çok severek okuduğum bir türkü. Sahnede de zaten çok keyifle seslendirdiğim bir türkü. Çok lezzetli bir türkü. Yeni soundla da çok güzel oldu. Bunun için tabii emeği geçen tüm müzisyen arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Celal Uslu’ya teşekkür ediyorum yapımcımız. Celal Uslu’dan geldi bu teklif. Celal Uslu gerçekten bu işe emek veren. Öngörüsü yüksek olan bir abimiz.
Böyle bir teklife gelince de kabul ettim. İnşallah devamı gelir. Arzu ediyorum tabii. Ama artık bir eser yapmak, üretmek ya da bir albümü hazırlamak, onu dinleyicilerle buluşturmak her zaman çok zordu. Şimdi çok daha zor! Çünkü çok çeşitli platformlar var, çok abuk sabuk müzikler artık tüketiciyle buluşuyor. Yani yaptığın işin güzelliği sizi bir yere taşımıyor, maalesef.
Birçok şeyin beraberinde: ekibin, tanıtımın, reklamın hepsinin bir arada olması gerekiyor. O yüzden eserlerimizi geç duyuruyoruz. Ama vazgeçmek yok, Allah’ın izniyle. Allah bana bu canı, bu sesi verdiği sürece, ben müzik yapmaya devam edeceğim. Devamı gelecek inşallah.
“Oynama Yorulursun” türküsü için “Öncü” diyebilir miyiz? Dinleyiciyi, önümüzdeki süreçte hangi projeler bekliyor?
Evet, öncü. Çünkü, ben çok okunan türküleri yeniden seslendiren bir sanatçı değilim. Hep yeni eserlere öncelik veren bir sanatçıyım.
“Hit Olmuş Türkülerimden Albüm Yapmak İstiyorum.”
Sosyal medyayı inceleyince fark ettim: Sevenlerin seni çok özlemiş, uzun aralar vermeni istemiyor ve best of albüm yapman konusunda çok istekli. Hala “İlvanlım, Yaban eller, Mihriban, Meryemmi, Sivaslı” gibi türküleriniz gündemde… proje bir albümle tekrar dinleyicinin beğenisine sunmak ister misin? Eğer, best of bir albüm yaparsan hangi türkülerinin olmasını istersin?
Evet, bu anlamda Rabbime çok şükürler olsun. Gerçekten sonsuz şükürlerimi sunuyorum: Hem dinleyicilerime hem Rabbime sonsuz şükürler olsun. Bu kadar çabuk tüketen bir toplum ve 90’lı yıllara imzasını atmış bir sanatçı olarak hala unutulmamış olmanın sevincini, gururunu yaşıyorum. Ve magazinsel boyutu olmayan, gözlerden uzak yaşayan bir sanatçı olarak, unutulmamak çok mutluluk verici. Şimdi hayatta seçimleriniz sizi bir yerlere taşır ya da bir yerlerden geri koyar.
Ben tabii evliliğimle birlikte müziğe ve sahneye ara verdim. Akabinde çocuğum oldu, onu büyütmek istedim. Ama bu arada hep müzik yaptım, albümler yaptım, televizyon programları yaptım. Aslında hiç işimden kopmadım, çok uzun süreler ama işte dediğim gibi tanıtım boyutunda eksiklik olunca “yok olmuş gibi” görünüyorsunuz. Hit olmuş türkülerimden bir albüm yapmayı çok istiyorum. Bu anlamda gelecek tekliflere hazırım, açığım.
Yeni türkün ve röportaj için telefonda konuşurken, kırgın bir Nur Ertürk olduğunu hissettim telefonun diğer ucunda! Müzik dünyasına tekrar dönüş yaptın ama sanat dünyasından beklediğin vefayı göremedin mi?
Aslında kırgınlık değil de nankörlüğe benim hiç tahammülüm yok. Nankör insanı sevmiyorum, Rabbim de sevmez. Rabbimin sevmediği hiçbir şeyi, ben de sevmiyorum. Nankörlükle karşılaşınca: belki biraz kırılıyorum, üzülüyorum. Onun dışında kimseden bir beklentim olmadığı için, ben vefayı kendi camiamdan beklemedim hiçbir zaman zaten. Kim görmüş ki ben de göreyim o vefayı. (Gülüyor) Ha, bazı ilişkileriniz eğer yalakalık boyutunda devam ederse, o vefa değil zaten de birilerinin yalakalığını yaparsınız. Birilerine aman sensin, aman sensin, hep sen doğruları yaparsın, sen bilirsin, en büyük sensin, işte ellerini uyuştura uyuştura onların yanında olursan zaten işin tıkır tıkır yürüyor. Fakat benim öyle bir karakterim yok! Maalesef… Çok şükür, “maalesef” demiyorum çok şükür.
Ben Allah’ın karşısında eğilirim sadece, Rabbimin. O da secdeye vardığımda. Onun dışında da Allah beni kimselere boyun eğdirmesin. Ne mesleğim için ne ekmeğim için ne de başka herhangi bir şey için. Dostlarımız var tabii ama ona rağmen: birçok vefasızlıklar, kırgınlıklar, nankörlükler gördüğüm insanlar da var bunların içerisinde. Kimseden bir beklentiye giremediğim için kırılmıyorum. Çünkü beklenti içinde değilim. Yani insanlar beklentili yaklaştıkları için birbirlerine, onlar birbirlerini tolere ediyorlar. Al gülüm, ver günüm ilişkileri yaşanıyor. Herkesin bildiği gibi, görüyoruz. Bunu ne ben durdurabilirim ne ben düzeltebilirim. Eskiden çok takıyordum…
Dikkat çekici, başarılı bir sanatçısın! Hiç kıskanıp yolunu kesenler oldu mu?
Bugün olmuş hala kıskanılanların başında gelmek beni bazen çok mutlu ediyor, bazen de yoruyor. Ya bir eser yapıyorum. Düşünsene bir eser yapıyorsun ve bunu sunman lazım. Ya ne kulisler ne laflar, “aman onun klibini paylaşma, aman onun şarkısını çalma, aman onun şarkısını paylaşma…” Ya hala ucuzluklar devam ediyor. Herkesin rızkını veren Allah. Kimse kimsenin rızkının önüne geçemez.
“Pardon, Ben Ölmedim.”
Çok şaşırdım! Haberi yapılsaydı, başlık şu olurdu: “Ünlü sanatçı Nur Ertürk isyan etti.” Sosyal medyada sonunda seni de öldürdüler… yorumları okuyunca içim dondu. Sen neler hissettin diye sormaya korkuyorum çünkü verdiğin cevapta kapak olmuştu. (Gülüyorum)
Evet, onu bana bir arkadaşım gönderdi. Kızım, seni de sosyal medyada “Öldürmüşler” dedi! Zaman zaman böyle olaylar ünlülerin başına geliyor, sonunda o kervana ben de katıldım… Gönderiyi incelediğimde: üzülen insanların olduğunu gördüm, tabii hitap şekli bozuk olanlarda var! Maalesef, biz de üslupsuzluk çok yaygın… Gönderiye, “Pardon, ben ölmedim” yazınca binlerce mesaj geldi.
Evet, haber yapılması gereken bir durum. Ama ne kadar çok sevildiğimi, özlendiğimi gördüm o paylaşımdan sonra. Ve yorum yapıp, mesaj yazanlarla çok güzel bir iletişim kurdum. İlk defa böyle bir şeye cevap veriyordum… ölüm hepimizin başına gelecek bir gerçek. Nerede, ne zaman olacağını bilemediğimiz! Bunun bilincinde olarak yaşayan bir kulum, Allah’a çok şükür. Ben, ölümü yok oluş olarak kabul etmiyorum. Rabbime kavuşmak olarak kabul ediyorum. Allah hayırlısını, ölümünde geçinden versin. Ben de isterim torunlarımın, başını okşayıp sevmeyi… Allah sıralısını ve hayırlısını versin ölümünde!
YouTube’de sunmuş olduğun “Nur Ertürk ile Konuktan Konuya” programı büyük ilgi görmüştü ve önemli konuklarla hem özel hayatta merak edilen konular hem de halkın merak ettiği olaylarda bir yol haritası olmuştu. Programın devamı neden gelmedi?
YouTube’daki programım gerçekten çok ilgi gördü. Devamı gelecek. Bir pandemi dönemine denk geldi. Yine oranın da algoritması farklı. Biraz daha fazla emek sarf etmek lazım.
“Bana Bir Akıl Verin!”
Televizyon veya sosyal medyada tekrar program sunma teklifi gelse sıcak bakar mısın?
Televizyona sıcak bakıyorum. Çünkü, televizyon programı sunmayı, o ortamı, ekip ruhunu ve disiplini seviyorum. Sunuculuğun yakıştığını düşünüyorum. İnşallah bir teklif gelir, bekliyorum… Biraz kapıları aşındırmam mı lazım acaba, bilmiyorum ki… bana bir akıl verin! (Gülüyor)
Meşhur olduğunuz yıllarda mı şöhret olmak kolaydı, yoksa şimdi mi?
“Şöhret” olmak şu an çok kolay. Çünkü, kendinizi mesleğinizle ilgili tanıtabileceğiniz mecra çok fazla var. Arkanızda gücünüz varsa, cebiniz doluysa, her platformda projelerinizden söz ettirme imkânınız vardır. Bu devirde her şey parayla dönüyor. Ne kadar paran varsa, o kadar şöhretsin demektir.
“Bülent Ersoy’un Sözünü Dinlemedim!”
Çok popüler olduğun bir dönemde evlendin. Pişmanlık duydun mu? Yıllardır hiç bitmeyen bir aşk. Bunun sırrı nedir?
Çok popüler bir dönemimde evlendim, gerçekten. Hatta birçok büyüğüm… Bülent Ersoy hanımefendi de dahil; ya sen delirdin mi? Bu kadar şöhrete kim sahipken evlenir? Deli misin? diyen solistler çıktı. Gerçekten, çok büyük bir popülerlik dönemi yaşadım. Ama hiç pişman değilim. Bugün olsa yine aynı kararı veririm. Çünkü, çok dünya iyisi bir eşim var. Allah başımdan eksik etmesin. Nazarlardan saklasın. Dünyanın hiçbir servetini değiştiremeyeceğim bir evladım var. Hiçbir şeyle kıyaslayamayacağım.
Bülent Ersoy mu? Hiç şaşırmadım! Gerçek bir sanatçının, sende ki yeteneği görmesi çok doğal ve takdir edip mesleğine devam etmeni istemesi ne yüce bir davranış…
Bülent Ersoy, benim gerçekten çok sevdiğim, saygı duyduğum bir insan. Çok da güzel çalışmalar yaptı. Eğer onun sözünü dinleseydim… Evlilik kararımı almamla birlikte bana şöyle bir şey söylemişti: “ Ya hani çok erken, deli misin? Niye bu kadar şöhretin varken ve gerçekten branşında çok iyiyken, sahneye çok yakışıyorken neden evlilik? Neden böyle bir aciliyet falan” diye beni de uyarmıştır. Sağ olsun ama gönül ferman dinlemiyor.
Evlilik çok güzel bir şey zaten. İyi ki evlenmişim, hiç pişman değilim ama mesleğimi ara vermemiş olabilirdim.
Mesleğime ara vermeseydim, bugün birçok meslektaşım yani halk müziği sanatçısının esamesi okunmazdı. Bu konuda hiç taviz veremeyeceğim, eminim Allah’ın izniyle…sahneye çok yakışan ve devleşen bir sanatçıyım! Sahneyi de çok seviyorum ama evliliğimle birlikte sahnelere ara vermiştim. Bakıyorum yerimi alan biri var mı? Maalesef ya ben hala çok iyiyim…
Geçmişle kıyasladığın zaman günümüz anne ve babaları hakkında bir değerlendirme yapar mısın?
Her anne baba evladı için hep güzel şeyler ister. Ben hiçbir anne babayı yargılama hakkına sahip değilim. Ama sosyal platformda enjekte edilen ahlaksızlık ve bunu artık ulu orta, hiç ayıp saymadan sergileyen, o kutsal unvanları hak etmeyen ve benimde layık görmediğim insanlar da var! Rabbim onların evlatlarına yardım etsin.
Onları obje olarak kullananlar var ve bunu artık görüyoruz. Bırakın okumayı duyuyoruz, görüyoruz ve seyirci kalıyoruz… Yapılan ahlaksızlığa sessiz kalmak, en büyük ahlaksızlıktır.
“Evladı İçin Canını Verecek Bir Anneyim.”
Peki, sen nasıl bir annesin?
Dominant bir anneyim. Çok sevecen, çok içten, evladı için canını verecek bir anneyim. Ama hala kontrol mekanizmasını, oğlumun üzerinden kaldırmış değilim… o durumdan biraz sıkılmış gibi ama Allah iyi insanlarla karşılaştırsın. Dünya çok kötüye gidiyor!
Türk halk müziğinde bütün algıları değiştirdin! İlk defa bir kadın türkücü hem sesiyle hem de güzelliğiyle dikkatleri üzerine çekmiş durumdaydı ve bu hala devam ediyor…
Şunu biliyorum: elinde bir fotoğrafımla, estetik doktorlarının kapısına ışınlanan çok meslektaşım var! Buradan söyleyeyim: Efendim yüzümün beğenilmesi beni çok mutlu ediyor. Tabii Allah’a hamdolsun. Fakat estetik yok yüzümde. Yani doktor aramayın benimle alakalı, doktoru kim diye sormayın. Çünkü estetik yok. Estetik olsa bunu saklamam söylerim. Bugün mide botoksu diye bir gerçek var Türkiye’de. O gerçeği de ben lanse ettim. Biliyorsunuz, saklayan bir insan değilim. Yani faydalı bir şey olduğu zaman söylüyorum zaten.
Sosyal medya ile aran nasıl? Orada sunulan hayatlar samimi geliyor mu?
Sosyal medyayla aram mecburen iyi. Şöyle iyi, yani çok takipçi kasmıyorum. Takipçim olsun diye abuk sabuk şeyler yapmıyorum. Yapanlardan da nefret edip, iğreniyorum. Çoğu şeyi samimi bulmuyorum. Bazılarının yaptığı paylaşımlara, “yalancıyı nokta nokta yapsınlar mı” demek istiyorum.
Bazen zor tutuyorum kendimi! Çünkü, o kadar iç süslerini biliyorum ki… ahlaksızca ve kendilerini inandırmış bir durumda paylaşımlar yapıyorlar ki sanırsın dünyanın en pırıl insanı! sütte leke var, onda yok. Ailesine düşkün, en karakterli, en mütevazi bir şekilde kendilerini paylaşıyorlar ki iğreniyorum, midem bulanıyor.
Bu son sorum: Nasıl bir sanatçı olarak anılmak istersin?
Karakterli, onurlu, güzel işler yapmış ve Allah’ın izniyle yapacak olan omurgalı bir sanatçı olarak anılmak istiyorum.
90’lar tadında sorular…
Yaş:50 plus Boy:1.65 Kilo:70’lerdeyim
Ayakkabı numarası:38-38,5
Göz rengi: Siyaha yakın kahve
Saç rengi: Siyah
Sesin kaç oktav: 1,5-2
En büyük müsrifliğiniz nedir: Ayakkabı, çanta ve temizlik ürünleri
Murat’ça sorular…
-Nur Ertürk şarkıcı olmasaydı … Olurdu?
Doktor olmak isterdim.
-Anlatırsam ağlarım dediğin … konu nedir?
Anam anam ahh anam. Anamın kaybı…
-… hatayı yapmasaydım şu an sanat dünyasında şu noktada olurdum.
Uzun süre ara vermeseydim, şu an sanat dünyasında çok popüler ve tanınırlığı devam eden bir noktada olurdum.
– Tam o anda … çok mutlu olmuştum ve heyecanımı tutamamıştım.
Bebeğimin doğduğu anda çok mutlu oldum.
– Beni sevmeyen insanların … özellikleri.
Yalakalıktan hoşlanmaları en tipik özellikleri. Yalakalık yapmayınca, beni sevmiyorlar.
Söyleşi: Murat Fırat