Yavuz Dizdar, “Beslenme alışkanlıkları değiştirilirse çoğu hastalık geri döner.” 

Doç.
Yavuz Dizdar, “Beslenme alışkanlıkları değiştirilirse çoğu hastalık geri döner.” 

Doç. Dr. Yavuz Dizdar organik tarım ve doğal beslenmeye dikkat çekti. “Beslenme alışkanlıkları değiştirilirse çoğu hastalık geri döner” diyen Dizdar, organik yumurta ile ilgili doğru bilinen yanlışları da tek tek sıraladı. 

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da organik üretim yapılan bir çiftlik olan Şifa Köyü’nü gezen ve organik tarıma dair bilgi edinen Doç. Dr. Yavuz Dizdar, “Çocuklarımız yumurta dalda yetişiyor ya da fabrikada üretiliyor sanıyor. Bilmiyor, sorgulamıyor. Ama bir şeyin normal halini göreceklerse burası şahane bir yer. Üstetlik baktığınızda birden çok çocuğun öğrenmesi gereken unusuru da barındırıyor. Bu önemli ve bu alanda bunlar güzel modeller. Burada çocuklara da eğitici olabilecek çok seçenek var. Bu gibi çiftliklerin ve köylülerin desteklenmesi gerekir diye düşünüyorum. “ dedi.

Gerçek patates çok lezzetlidir.

Yavuz Dizdar doğal ürünlerle yapay olanları karşılaştırarak, “Zamanında bize demişlerdi ki, ‘Anadolu’da insanlar bulgurla, fasulye yiye yiye gelişmedi…’ Yalanmış bunlar. Doğru düzgün fasulye varsa elinizde bu ettir zaten, doğru düzgün bulgur varsa beyaz una da gereksiniminiz yoktur. Burada mesela patates de patates gibi. Biz patatesin tadını unutmuşuz. Eskiden marketlerde satılan püre tozları vardı, şehirde aldığımız patateslerde onun gibi bir şey aklınıza geliyor. Halbuki gerçek patates çok lezzetlidir. Patatesi alırsın, salçalı yemeğini yaparsın soğanla, başka bir şeye gerek kalmaz.” şeklinde konuştu.

Eksiğinizi gidermek için her zaman şans yanınızda.

Organik tarımın sağlık üzerindeki olumlu etkilerine de değinen Dizdar, “Bu kadar sağlıksız beslenmeden sonra ne yapacağız diye soruyor hastalar da. Onlara da aynı şeyi söylüyorum. Beslenme alışkanlıklarını değiştirirlerse çoğu şey geri döner. Eksiğinizi gidermek için her zaman şans yanınızda. Kötü alışkanlığı bırakın derken, yerine iyisini koyun demek istiyoruz aslında. Mesela özellikle saplantı halinde yoğurdu evde yaptırın diyorum. Çünkü yoğurdun evde yapılmasının dışında çok fazla bir şansları yok.” ifadelerini kullandı.

Organik yumurta kirli olur yaklaşımı doğru değil.

Gezen tavuk kümesini inceleyen Dizdar, doğal yumurta ile ilgili doğru bilinen yanlışlara da değindi. Tavuktan çıkan yumurtanın çoğu zaman temiz çıktığını ifade eden ünlü onkolog, “Doğal veya organik yumurta kirli olur yaklaşımı doğru değil. Siz bulaştırırsanız kirlenir. Siz bulaştırmadığınız sürece tavuktan çıkmış olan yumurta kirli değildir. Ne kadar taze ise de o kadar yüzeyi parlak olur.” Dedi.

Çekirge zıplamıyorsa o toprak doğal değildir.

Verimli toprağa dair ilginç bir bilgi de paylaşan Dizdar, sözlerine söyle devam etti.

“Bastığınız yerden çekirgeler zıplayıp gidiyorsa toprak doğal demektir. Ben bunu çocukluğumdan da hatırlıyorum. Eğer çekirge zıplamıyorsa, yoksa, orada o zaman belli bir şey yapmışlar demektir. Ayrıca buranın toprağı yumuşak, yumuşak olan toprak da yorgan gibi derler. Gümbür gümbür beton gibi toprağa basıyorsanız o toprak gitmiş demektir.”

Tohumu saklamak da çoğaltmak kadar önemli!

Şifa Köyü’nün tohum bankasını da inceleyen Dr. Dizdar, tuhumların saklanması ile ilgili çiftliğin kurucusu Merve Tüfekçi Emre’den bilgi aldı. Merve Tüfekçi, “Tohum bankası; aslında bizim eskilerin, atalarımızın, analarımızın sandık altı yaptığı tohumlar demek ve modern diliyle tohum bankası adını alıyor. Bizim gibi bilinç sahibi çiftliklerin ve bilinç sahibi bireylerin, insanların, firmaların tohumlarına sahip çıkması anlamına gelir. Çünkü ata tohumu nesli tükenmekte olan bir bitki gibi olmaya başladı artık. Ata tohumunun maalesef değeri bilinmiyor. Ömrü uzasın, kurtlanmasın diye tohumun etrafına ilaç koyuyorlar ve o tohum kurtlanmıyor, böceklenmiyor. Aynı şekilde besin değerini koruyarak uzun yıllar muhafaza edilebiliyor. Ancak doğrusu bu değil, doğrusu tohumu döngü halinde her sene düzenli bir şekilde ekmek ya da maksimum üç seneye kadar bekletip yeniden ekmektir. Doğrusu, ilaçlamadan tohumu yaşatmak ya da çok iyi bir şekilde muhafaza etmek. Bunun için tohumlar cam kavanozlarda, hava almayacağı ortamlarda, güneş görmeyeceği ortamlarda sıkı sıkıya saklanabilir. 18 ile 22 derece arası ısı, tohumun sevdiği bir derecedir. O yüzden biz tohum bankamızı özel olarak yaptık. Tohum odamızı toprak yapı yaptık. Orayı yaz ve kış boyunca 18 ile 22 derece arasında tutuyoruz. Böylece bizim oraya ekstra bir klima koymamıza gerek kalmadığı gibi klimatize bir alanda suni bir şekilde soğutmamız ya da ısıtmamız gerekmiyor. Tohum burada kendini muhafaza edebiliyor. Hiçbir tohumumuzun verimliliği düşmüyor. Her sene onları çoğaltarak yeniden ekip, ürettiğimiz üründen tekrar tohum alarak o tohumu yaşatıyor ve muhafaza ediyoruz. Günümüzde tohum satışı yasak olduğu için biz burada tohum satışı yapmıyoruz ama organik sertifikalı tohum takası yapabiliyoruz. Ayrıca yetiştirmek isteyenler organik fide temin edebiliyorlar bizden. Tohum gerçekten çok önemli bir şey. Tohum bir velinimettir. Tohum bizim en değerli mücevherimizdir. Tohumumuza sahip çıkmalıyız. Tohumlarımızı saklamalıyız, çoğaltmalıyız.” Dedi.

Son Güncelleme: 31 Ekim 2024